Psikologlar reçete yazabilseydi yazma ödevi merhem olarak o reçetede mutlaka olurdu. Yazmak hem bir merhemdir hem de zihnimizin derinliklerine sizi ulaştıran bir araçtır.
Ünlü şairlerden EE Cumming’ in “Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!” cümlesine hak veriyorum. Yazmak bu savaşı kazanmamızda ve böylece kendimizi tanımamızda oldukça yardımcı bir araçtır. Konuşurken ifade edemediğimiz belki her şey, yazarken daha kolay anlaşılır. Konuşurken ağızdan çıkan ve hakim olamadığımız bir cümleye hepimiz rastlarız. Peki ya yazı yazarken? Yazı yazan bir insan, kafasının içindeki dünyayı anlama çabasındadır. Hatta arttırıyorum, düşüncelerini anlamak isteyen insanlara metinleri kaptanlık ederler. Metinleriniz sizinle konuşur ve sizi fark edilmemiş bir hazine olan düşüncelerinizle tanıştırır. Yazı yazmak; kim olduğunuzu, yaşamla ne tür bağlar kurduğunuzu anlamanıza yardımcı olur.
Yazmak neden iyileştirir? Çünkü yazı yazmak; travma yaratan olaylara karşı bazen orada olduğunu bile bilmediğiniz, bastırdığımız duyguları keşfetmenizi sağlar. Duyguları keşfetmek, kabullenmeyi beraberinde getirir. Böylece, psikolojik iyileşme sürecinin ilk adımı olan fark etme ve kabullenme yaşanır. Bu aşama çok kıymetlidir çünkü her büyük olumlu değişimin ilk aşaması kabullenme adımıdır. Bu duyguları keşfeden ya da ortaya çıkaran insanlar, bunlar üzerinden çalışmaya başlayabilir. Ayrıca, yaşadığımız acılar hakkında yazmak, acıya sebep olan olaylara karşı olan tutumuzu değiştirebilir. Yazılar aracılığıyla dışarı çıkan acılar, bize başka bir bakış açısı yakalamamıza fırsat verebilir. İyileşme yolculuğunda küçük gibi görünen ama önemli olan ‘kalemi elinize almak’ olabilir.
Yazmak, içimizde farkında olmadığımız yanlarımızla temas kurmamızı sağlar. Bu yanlarımız bazen bir hastalığın semptomlarına kapı açabilir. Bazen kilo almamızın arkasındaki o gizli neden olabilir. Bazen ise, anlaşılması oldukça zor olan bir bağımlılık olabilir. Bu sebeple, yazmak terapilerde sıklıkla kullanılır. Bilişsel- davranışsal terapi ekolünde, hafif depresyonla başa çıkma için yazma ödevleri sıklıkla verilir. Yazma ödevi günlük tutma olabileceği gibi, soru-cevap şeklinde de olabilir. Bazen sorular içeren bir kağıt, bazen ise doldurulması gereken bir tablo olur. Terapilerde genellikle haftalık olarak doldurulması ödev verilen soru- cevap tablosunu yazının sonuna bırakacağım, isterseniz inceleyebilirsiniz
Peki, yazdıklarımın bilimsel bir yanı var mı?
Texas Üniversitesi, psikoloji bölümündeki araştırmacılardan James; düşünceleri, duyguları ve davranışları aşırı derecede geri tutmanın insan sağlığına olumsuz etkisi olduğunu belirtir. Duyguları yazarak ifade etmenin ise olumlu etkileri olduğunu öne sürmektedir. Bu görüşünü bilimle desteklemek için James W Pennebaker bilimsel bir çalışma yürüttü. Düzenli olarak günlük tutan insanlarla yaptığı çalışmaların bulguları oldukça ilgi çekici. Janice K Kiecolt-Glaser (bir klinik psikolog) ve Ronald Glaser’ın (bir immünolog) araştırma ekibiyle birlikte yaptığı araştırmayla, düzenli olarak günlük tutmanın bağışıklık hücrelerini güçlendirdiği kesin olarak kanıtlandı. Pennebaker bulgularını doğrulamak için çok sayıda çalışma yürüttü ve bir çalışmasında katılımcıları kişisel deneyimlerini yazarak açıkladığında oluşan değişimlere odaklandı. Beyin dalgası modellerinde, kan basıncında ve bağışıklık fonksiyonlarında olumlu yönde değişim olduğu gözlemlendi. Yapılan araştırmaları buradan inceleyebilirsiniz. Psikolojik iyi oluş halinin fiziksel yansımalarını da gösterdiği için çalışmayı oldukça kıymetli buluyorum. Psikolojinin fiziksel sağlığımıza olan ciddi etkisinden başka yazımda bahsedeceğim.
Yazmak her anlamda farkındalığı arttırdığı için üzüntü veren olaylarla barışmamızı sağladığı gibi yaşamdaki güzellikleri de görmemizi sağlar. Bizi mutlu eden, değerli hissettiren, yaşamla ahenk içerisinde yaşadığımız anların kalıcı hale getirilmesi için bir çaba olması gerektiğine inanıyorum. Bize kendimizi iyi hissettiren her olayı yazarak kalıcı hale getirebiliriz. O anların fotoğraflarını çekebiliriz, resimlerini çizebiliriz. Kendimizi iyi hissetmeye ihtiyacımız olduğunda bir resim, bir yazı, bir fotoğraf yardımımıza koşabilir. İyi oluş halinin tam ortasında, dünya gezegeniyle barış içerisinde, yaşamlarımızı sanata dönüştüreceğimiz yarınlara…


Bir Mutluluk Hikayesi- Sulu Boya Çalışması

Bilişsel Davranışçı Terapide Kullanılan Tablo- Yazma Ödevi