Sanatın Zaman Yolculuğu

İnsanlık, var olduğundan beri kendini ifade etmenin yollarını aramıştır. İnsanın gelişimine bağlı olarak bu yolları bulma oranı da artmıştır. Önceleri mağaralara çizimler yapmış, taşları oymuş, toprağı suyla karıştırıp şekil vermiş ve bitki yağları ile resimler yapmışlardı. Belki bilmediğimiz daha birçok yolu denemişlerdi.  Ama her zaman kendini ifade etme yolları bulmuşlardı çünkü bu bir ihtiyaçtı. İnsanlar tarih boyunca kendilerini sanatın yollarından olan müzik, resim, tiyatro ile ifade etme çabasındaydı. Geçmişte ve bugünde sanat, farklı formlarda kendini hep gösterdi. Sanatın sürekliliğini devam ettiren birçok işlevi bulunmaktadır. En etkili işlevlerinden birisi de insan psikolojisi üzerinedir. Sanatın insan psikolojisine etkisi konulu yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

 

İlk çağlarda, bitki yağları ile yapılan resimlerin kötü ruhları uzak tuttuğuna ve bereket getirdiğine inanılıyordu. Bu amaçla mağaraların en ışık almayan yerlerine çizimler yapılırdı. Mağaranın ışık almayan yerlerine yapılan resimler ışık ses ve insan tahribatına karşı korunduğu için bugün bu resimleri biliyoruz. Mağaradaki resimler ilk bulunduğunda günümüzde yapıldığı bile düşünülmüştü ancak sonraları başka bölgelerde de bulunduğunda eski olabileceği düşünüldü. Sonraları araştırmalarla bu çizimlerin gerçekten de eski olduğu kanıtlandı.

Sanatın önemli alanlarından biri olan müzik de tarih boyunca varlığını göstermiştir. Müzik aletleri kanıt olarak günümüze ulaşmıştır. Ayı kemiklerinden yapılmış flütler, ağaç gövdelerine gerilmiş davul olarak kullanılan aletler en güzel örneklerdendir. Düğünde, cenazede, orduda, maçta, annenin bebeğini ninniyle uyutmasında, tarihin her yerinde müzik bizi aydınlatmaya devam etmektedir.

“(…) ilkel insan sanatı yaratmakla gücünü arttırmada ve yaşayışını zenginleştirmede kendine gerçek bir yol buldu. Ava çıkmadan önceki çılgın toplu dans topluluğun güven duygusunu gerçekten arttırıyordu; yüze sürülen savaş boyaları atılan savaş çığlıkları savaşçıyı gerçekten daha kararlı yapıyor, düşmanı ürkütebiliyordu. Mağaralara yapılan hayvan resimleri avcıya gerçekten bir güven, avına karşı bir üstünlük duygusu veriyordu.”[FISCHER, Ernst; Sanatın Gerekliliği, ç: C. Çapan Payel, İstanbul, Haziran 1995, s.37]

İyi oluş halinin tam ortasında, dünya gezegeniyle barış içerisinde, yaşamlarımızı sanata dönüştüreceğimiz yarınlara…

Şişirilmiş hayvan derisi ile yüzen bir Asurlu. MÖ 2050
      

Yazar Hakkında Tüm Paylaşımlarını Gör Yazarın Websitesi

Kübra Avcı

Bir Cevap Yazın

Yeni yazılardan haberdar olun: